Türk Medeni Kanunu (“TMK”)’ nda dört farklı nafaka türü yer almaktadır:
1. Tedbir nafakası
Eşler, evlilik birliği giderlerine gücü oranında katılmak durumundadır. Birlikte yaşamaya ara verilmesi halinde, ayrılık veya boşanma davası devam ederken taraflar hâkimden kendileri ve/veya çocukları için tedbir nafakası talep edebilmektedir (1). Talep edilmemesi halinde de hâkim kendiliğinden tedbir nafakasına hükmedebilmektedir. Eşlerden gücü daha fazla olanın ortak giderlere katılma yükümlülüğü bulunmaktadır. Diğer eşin gelirinin olması tedbir nafakasına hükmedilmesine engel değildir (2).
2. Yoksulluk nafakası
Yoksulluk nafakası, ahlâkî ve sosyal sorumluluk temeline dayanan, evlilik birliği içerisinde eşler arasındaki dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devam etmesini, boşanma sonucunda eşlerin korunmasını amaçlayan bir nafaka türüdür.
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” (3)
TMK. 175’te geçen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda kanunda tanımlama yoktur. Uygulamada bireyin maddî varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir (4).
3. İştirak nafakası
Boşanma veya ayrılık davası neticesinde velayet hakkı kendisine verilmeyen eş, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır (TMK 182). İştirak nafakasına hâkimden istenmesi halinde hükmedilmektedir.
4. Yardım nafakası
Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür (5). Anne babaların ergin çocuklarının öğrenim masraflarını karşılaması da yardım nafakası olarak değerlendirilmektedir (6). Bu yükümlülüğün ortadan kaldırılması hali de düzenlenmiştir: “Nafakanın, yükümlülerin bir ya da birkaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa, hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.” (7). Yardım nafakası geleneklerin zorunlu tuttuğu zorunlu ödev olarak düzenlenmiştir. Öğretide aileye karşı ödevlerini ağır surette ihmal edenlerin ve mirasçılıktan çıkarma sebeplerinin varlığının nafakanın kaldırılması için gerekçe kabul edilmektedir.
Nafakanın Ödenmemesi Hali
Nafaka alacaklarının tıpkı kamu alacakları gibi öncelikli alacak olduğunu belirtmek gerekir. Kural olarak, emekli maaşı haczi borçlunun kabulüne bağlı iken, nafaka borcu istisnadır. Başka bir ifade ile, nafaka borcu için emekli maaşının ¼’ine haciz uygulanabilmektedir.
Mahkeme kararı ile nafakaya hükmedildiği durumda ilamlı icra takibi yapılarak nafaka borçlusundan nafaka bedeli talep edilmelidir. Yedi gün içerisinde nafaka borçlusu talep edilen tutarı ödemediği takdirde icra takibi kesinleşir. İcra takibi kesinleştikten sonra borçlu halen ödememişse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilecektir. (8)
Tazyik hapsinin uygulanma koşulları bulunmaktadır:
- İcra emrinin borçluya tebliğinden itibaren şikayet tarihi arasında en az bir ay geçmiş olması gerekmektedir.
- Ödemesi yapılmayan nafaka için şikayet en geç üç ay içinde yapılmalıdır. Bu üç aylık süre hak düşürücü süredir. (9)
Birikmiş nafaka alacaklarının talebi, aylık nafaka tahsili talebi olmadığından Yargıtay, adi borç kabul etmekte ve birikmiş nafaka alacaklarının takibi nedeniyle tazyik hapsi hükmü kurulmasını engellemektedir.
Dikkat edilmesi gereken diğer husus ise tedbir nafakalarına ilişkindir. İİK 344’te tanımlanan ve yaptırımı tazyik hapsi olan nafaka ödememe suçunun kesinleşmiş nafaka ilamları için geçerli olduğunu belirten Yargıtay kararlarının varlığı dolayısıyla tedbir nafakasının ödenmemesi sebebiyle tazyik hapsi uygulanmadığı kararların mevcut olduğunu belirtmek gerekir.
Av. Yeliz Özçetin
(1) TMK 197
(2) Yargıtay 2007/3-917 E., 2007/947 K., 05.12.2007 T.
(3) TMK 175
(4) Yargıtay HGK. 2012/2-387 E., 2012/551 K., 12.09.2012 T.
(5) TMK 364
(6) TMK 328
(7) TMK 365
(8) İİK 344
(9) İİK 347